Sözlük

Alerji: Vücudun, bir maddeye karşı aşırı tepki göstermesi durumudur.

Alyuvar: Hemoglobin, kırmızı kan hücrelerinin içindeki proteindir. Oksijen taşır. Kırmızı kan hücreleri aynı zamanda karbondioksiti vücudunuzdan uzaklaştırarak nefes vermeniz için akciğerlere getirir.

Anemi: Anemi, kırmızı kan hücrelerinin sayısının az olması olarak tanımlanır. Hemoglobin, kırmızı kan hücrelerinizdeki ana proteindir. Oksijeni taşır ve vücudunuzun her yerine dağıtır. Aneminizvarsa hemoglobin seviyeniz düşük olabilir.

Anestezi: Bilinç kaybıyla birlikte veya bilinç kaybı olmaksızın, ilaçların, inhalan gazların veya diğer ajanların uygulanmasıyla yapay olarak tetiklenen fiziksel duyu kaybıdır.

Anjina Pektoris: Kalbin bir kısmına yeterli miktarda kan gitmemesi nedeniyle ortaya çıkan göğüs ağrısıdır.

Antikor: Vücudun bağışıklık sistemi tarafından üretilen proteinler, enfeksiyonları veya yabancı maddeleri tanır ve yok eder. Aynı zamanda immünoglobulin olarak da adlandırılır; antijen adı verilen yabancı bir maddenin varlığına yanıt olarak bağışıklık sistemi tarafından üretilen koruyucu bir proteindir.
Referans:
https://www.britannica.com/science/antibody
https://www.webmd.com/a-to-z-guides/what-is-an-antinuclear-antibody

Antioksidan: Antioksidanlar, vücutta oksidatif stres olarak bilinen bir süreci dengeleyen ve hücresel zararları önleyen bileşenlerdir. Oksidatif stres, hücrelerin oksijenle etkileşime girmesi sonucu oluşan serbest radikallerin (reaktif oksijen türleri) hücrelere zarar verdiği bir durumu ifade eder.

Aort: Büyük damar sisteminin ana arteri, vücudu oksijenli kanla besler.

Referans: https://www.britannica.com/science/aort

Apne: Nefesin özellikle uyku sırasında geçici olarak durması veya duraksaması, durumudur.
Uyku apnesi, siz uyurken üst solunum yolu kaslarınız gevşediğinde ortaya çıkar. Bu da yeterli hava alamamanıza neden olur.

Atrofi: Vücudun bir kısmının, organının veya dokusunun boyutunun küçülmesi veya fonksiyonlarının azalmasıdır.

Bağırsak Mikrobiyotası: Sindirim sisteminde bulunan bakteri ve diğer mikroorganizmaların toplamı, bağırsak sağlığı üzerinde önemli bir etkiye sahiptir.

Bağışıklık Sistemi: Bağışıklık sistemi, vücudu enfeksiyondan korumak için birlikte çalışan hücreler, dokular ve organlardan oluşan bir ağdır.

Beyin Omurilik Sıvısı: Beyin ve omuriliği çevreleyen sıvı, sinir sistemi işlevini korur ve korur.

Biopsi: Doktorların bir doku örneği alarak hastalıkları veya anormallikleri teşhis etmelerini sağlayan bir prosedür.

Biotin: Biotin, B vitaminlerinden biri olan su çözünür bir vitamindir. Diğer adıyla B7 vitamini veya H vitamini olarak da bilinir. Biotin, vücut için önemli bir besin maddesi olarak kabul edilir ve çeşitli biyolojik işlevlere katkı sağlar.*
Biotin, normal cildin ve normal saçın korunmasına katkıda bulunur.**

Bradikardi: Kalp atış hızının normalden yavaş olması durumudur.

C Vitamini: C vitamini, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunur. C vitamini, yorgunluk ve bitkinliğin azalmasına katkıda bulunur.

Cestodiasis: Yassı solucan enfeksiyonudur.

Cilt: Cilt, insan vücudunun dış yüzeyini kaplayan en büyük organdır. Aynı zamanda vücudu çevreleyen dış koruyucu tabakadır. Cilt, vücudu dış etkenlerden (mikroplar, toksinler, döküntüler, güneş ışınları, vb.) korurken, vücudun su dengesini ve sıcaklığını düzenlemeye yardımcı olur. Cilt ayrıca dokuları bir arada tutar, duyu organlarını (deri altı sinir uçları) barındırır ve vücuttan atılmak üzere toksinleri ter yoluyla uzaklaştırır.

Çinko: Çinko, normal kemiklerin korunmasına kartkıda bulunur. Çinko, normal saçın korunmasına karkıda bulunur. Çinko, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunur.*

Çölyak: Glutene duyarlı enteropati olarak da bilinen Çölyak hastalığı, ince bağırsağın otoimmün bir hastalığıdır. Çölyak hastalığı, vücudun glutene uygunsuz bir bağışıklık tepkisi vererek ince bağırsak iltihabına ve hasarına neden olduğu bir durumdur.

Çıkık: Eklemi oluşturan kemiklerin eklem içindeki normal konumlarının dışına çıkması anlamına gelir.

D Vitamini: D vitamini, vücut için önemli olan ve yağda çözünen bir vitamin türüdür.
D vitamini, normal kemiklerin ve normal dişlerin korunmasına yardımcı olur. D vitamini, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna katkıda bulunur.

Dehidrasyon: Dehidrasyon, vücudunuzun ihtiyaç duyduğu kadar suya sahip olmaması durumunda meydana gelir.
Vücudunuzda ne kadar sıvının kaybolduğuna bağlı olarak hafif, orta veya şiddetli dehidrasyon yaşayabilirsiniz.
Çok fazla su kaybederseniz veya yeterince içmezseniz ve yemezseniz susuz kalabilirsiniz.

Diyabet: İnsülin hormonuyla ilgili sorunları içeren bir hastalıktır.

Epilepsi: Epilepsi, beyninde nöbetlere neden olan olağandışı elektriksel aktivitenin olduğu bir durumdur.

Kollarda veya bacaklarda sarsılma veya seğirme gibi ani, istemsiz hareketler nöbet olabilir.

Epidermis: Epidermis, cildin en dış tabakasıdır ve derinin en üst katmanını oluşturur. Cildin dış yüzeyini kaplayan ince ve koruyucu bir tabakadır. Vücudun hastalık ve yaralanmalara karşı ilk savunma hattı olarak görev yapan epidermisdir.

Fibrilasyon: Kalp atışlarının düzensiz hale gelmesi durumudur.

Fibröz displazi: Çocuklukta başlayan ve genellikle vücudun sadece bir tarafında ve esas olarak uzun kemikler ve pelviste katı kalsifiye kemiğin fibröz doku ile yer değiştirmesi ile karakterize edilen nadir konjenital gelişimsel bozukluktur.

Fosfor: Fosfor, bir mineraldir.
Fosfor, normal kemiklerin ve normal dişlerin korunmasına katkıda bulunur. Fosfor, normal enerji metabolizmasına katkıda bulunur.

Glukoz: Glikoz, Yunanca “tatlı” kelimesinden gelir. Yediğiniz yiyeceklerden aldığınız bir şeker türüdür ve vücudunuz bunu enerji için kullanır. Kan dolaşımınızdan hücrelerinize giderken buna kan şekeri veya kan şekeri denir.

Glikojen: Glikojen, kan şekeri seviyenizi düzenlemeye yardımcı olan bir glikoz şeklidir. Yeme ve egzersiz alışkanlıklarınız glikojen seviyenizi belirlemede rol oynar.

Glikojen, glikoz adı verilen basit bir şekerin depolanmış şeklidir.

Glokom: Glokom, gözünüzün optik sinirine zarar veren ve zamanla kötüleşen bir durumdur. Genellikle gözünüzün içindeki basınç birikmesiyle bağlantılıdır.

Hemoglobin: Kırmızı kan hücrelerinde bulunan oksijen taşıyan bir proteindir.

Homeostaz: Vücudun dengesini koruma yeteneğidir. Biyolojik bir sistemin çevredeki koşullara sürekli olarak uyum sağlarken stabiliteyi korumak için kullandığı herhangi bir otomatik düzenleme süreci homeostazın bir parçasıdır. Vücudun yaptığı bu ayarlamalar hayatta kalmak için gereklidir. Homeostazis süreci başarılı olduğunda hayat devam edecektir. Başarısız olunduğunda dengesizlik ortaya çıkabilir ve ölüme yol açabilir.

Işın Tedavisi: Kanser hücrelerini öldürmek için kullanılan ve aynı zamanda kanserle ilgili semptomların hafifletilmesine yardımcı olan bir kanser tedavisi türüdür.

İnsülin: Glikozu kanınızdan enerji ve depolama için hücrelere taşıyan bir hormondur.

Jinekoloji: Jinekoloji, kadınların üreme organları ve bu organlarla ilgili sağlık sorunlarıyla ilgilenen tıbbi bir dalın adıdır. Jinekologlar, kadınların üreme sağlığı, cinsel sağlık ve diğer kadın özgü sağlık sorunlarına odaklanırlar.

Jinekolojik incelemeler ve tedaviler, kadınların yaşamlarının farklı dönemlerinde (ergenlikten menopoza kadar) çeşitli sağlık ihtiyaçlarını ele alır. Bu alan, kadınların üreme organlarının bakımı, gebelik ve doğum, cinsel sağlık, doğum kontrolü, jinekolojik kanserlerin taraması ve tedavisi gibi birçok konuyu içerir.

Kalsiyum: Kalsiyum, kimyasal sembolü Ca olan ve atom numarası 20 olan bir elementtir. Kalsiyum, periyodik tablonun 20. sırasında bulunur ve alkali toprak metalleri olarak bilinen bir element grubuna aittir. Kalsiyumun adı, Latince “calx” kelimesinden türetilmiştir ve “kireç” veya “taş” anlamına gelir.
Kalsiyum normal enerji oluşum metabolizmasına katkıda bulunur. Kalsiyum normal sinir iletimine katkıda bulunur.*

Kemik: Kemikler, mineral kristallerinden (kalsiyum, fosfor, çinko ve magnezyum) oluşan bileşik maddelerdir.Kemiğin işlevleri: Kasların kasılması ve akciğerlerin genişlemesi gibi yumuşak dokuların mekanik eylemleri için yapısal destek, yumuşak organların ve dokuların kafatası tarafından korunması, kan oluşturma sistemi ( kemik iliği ) gibi özel dokular için koruyucu bir bölge ve endokrin sistemin dolaşımdaki vücut sıvılarındaki kalsiyum ve fosfat seviyesini düzenlediği bir mineral deposudur.*

Kolin: Kolin, temel bir besin maddesidir. Normal lipid metabolizmasına katkıda bulunur. Normal karaciğer fonksiyonunun korunmasına katkıda bulunur.

Lökosit: Beyaz kan hücreleri olarak da bilinen kan hücreleridir. Lökosit adı verilen beyaz kan hücreleri vücudunuzun sağlıklı kalmasını sağlamak için önemlidir. Vücudu yabancı maddelerden korur ve enfeksiyonla savaşırlar.

Lipit: Yağ ve yağ benzeri bileşenleri ifade eden bir terimdir. Bir lipit, suda çözünmeyen çeşitli organik bileşiklerden herhangi biridir. Lipitler, proteinler ve karbonhidratlarla birlikte canlı hücrelerin temel yapısal bileşenlerinden biridir.

Lif: Lif, vücudun tamamen sindiremediği bazı bitkilerin (genellikle sebzelerin ve tahılların parçaları) genel adıdır. Lif, besinler gibi parçalanıp emilmese de sağlıkta hala önemli bir rol oynar.

İki ana lif türü vardır. Bunlar çözünür lif (suda çözünen) ve çözünmeyen liflerdir.

Metabolizma: Metabolizma, vücudunuz yiyecek ve içecekleri enerjiye dönüştürürken meydana gelen kimyasal (metabolik) süreçleri ifade eder. Enerji yaratmak ve serbest bırakmak için kalorileri ve oksijeni birleştiren karmaşık bir süreçtir. Bu enerji vücut fonksiyonlarını besler.
Metabolizmanız vücudunuzun bu enerjinin ne kadarını kullandığını kontrol eder.

Metastaz: Kanser hücrelerinin başka bir vücut bölgesine yayılması durumudur.

Metilkobalamin: Metilkobalamin, B12 vitamininin dokulardaki aktif şeklidir*.

Mukoza: Mukoza, bazı organ ve vücut boşluklarının (burun, ağız, akciğerler ve mide gibi) nemli iç dokusuna denir. Mukozadaki bezler viskoz, kaygan, sümüksü bir sıvı olan mukusu salgılar.*

Magnezyum: Magnezyum vücudun işlevi için çok önemli olan bir mineraldir.
Magnezyum, yorgunluğun ve bitkinliğin azalmasına, normal enerji oluşum metabolizmasına normal protein sentezine,normal kas fonksiyonuna, normal kemiklerin ve normal dişlerin korunmasına katkıda bulunur.

Nadir Hastalık (Rare Disease): Nadir hastalıkların çoğu ilerleyici, metabolik ve kroniktir.
Literatürde 8000’e yakın nadir hastalık tanımlanmış olup, bu hastalıkların %80’i genetiktir.
Hastaların yaklaşık %50’si çocuktur.

Niasin: Niasin, vücut için gerekli olan ve çeşitli metabolik süreçlerde önemli bir rol oynayan bir su çözünür vitamindir. İnsan vücudu için esansiyel bir besin maddesidir, yani vücut niasini üretemez ve bu nedenle dışarıdan besinler yoluyla alınması gereklidir.
Niasin, normal enerji metabolizmasına katkıda bulunur.
Niasin, normal cildin korunmasına katkıda bulunur. Niasin, yorgunluk ve bitkinliğin giderilmesine yardımcı olur.

Nükleozid: Bir nükleotidin temel yapısının bir parçasıdır ve DNA veya RNA’nın inşasında kullanılır.
Nükleosidler genellikle nükleik asitlerin kimyasal veya enzimatik ayrışmasıyla elde edilir.

Omega 3: Omega-3, insan vücudunda sentezlenmediği için dışardan zorunlu olarak alınması gerkeken yağ asitleridir.1 Omega-3 yağ asitleri daha çok balık, merada beslenen hayvan eti, özgür dolaşan kümes hayvanlarının yumurtası ve keten tohumu yağlarında bulunur.1 Omega-3 yağ asitleri Alfa linolenik asit (ALA), Eikosapentaenoik asit (EPA) ve Dokosahekzaenoik asit (DHA) ’tir.

Osteoporoz: Osteoporoz, kemiklerin zamanla incelmesi, zayıflaması ve kırılganlaşması durumunu tanımlayan bir tıbbi terimdir. Bu durum, kemiklerin normalden daha hızlı bir hızda madde kaybetmesi veya normal kemik yapımının yavaşlaması sonucu oluşur.

Osteoartrit: Osteoartrit (OA), artritin en sık görülen türüdür. Yaş da dahil olmak üzere osteoartrite katkıda bulunan bir dizi faktör vardır.
Osteoartritin insanlar yaşlandıkça gelişme olasılığı daha yüksektir. Osteoartritteki değişiklikler genellikle uzun yıllar boyunca yavaş yavaş ortaya çıkar, ancak ara sıra istisnalar da vardır. Eklemdeki iltihaplanma ve yaralanma, kemik değişikliklerine, tendonların ve bağların bozulmasına ve kıkırdak parçalanmasına neden olarak eklemde ağrı, şişlik ve deformasyona neden olur.

Östrojen: Östrojen vücudunuzdaki birçok fonksiyondan sorumlu bir hormondur.
Östrojen hormonları, meme gelişimi ve adet döngüsü gibi kadın cinsel gelişimi ve işlevinden sorumludur. Östrojen seviyeleri ay boyunca yükselip düşer ve menopoz yaklaştıkça yavaş yavaş azalır.

Ödem: Şişlik için kullanılan tıbbi terimdir. Vücut parçaları yaralanma veya iltihaplanma nedeniyle şişer. Küçük bir alanı veya vücudun tamamını etkileyebilir.

Patoloji: Hastalıkları ve dokuların anormal değişikliklerini inceleyen tıp dalı.

Pankreas: Pankreasınız, yiyeceklerinizi sindirmede ve kan şekerinizi düzenlemede büyük rol oynar. Bu 6 ila 10 inç uzunluğundaki uzun organ, sol üst karnınızda, midenizin hemen arkasında bulunur. Pankreasınız enzimler ve hormonlar üreterek vücudunuzun yiyecekleri parçalamasına, kan şekerinizi kontrol etmesine, midenize ne zaman boşalması gerektiğini söylemesine ve daha pek çok şeye yardımcı olur.

Pediatri: Pediatri, çocuk sağlığı ve hastalıkları alanında uzmanlaşmış tıp dalıdır. Pediatri uzmanları, bebeklerden ergenlik çağına kadar olan çocukların sağlığını değerlendirir, tanı koyar ve tedavi eder. Ayrıca çocukların büyüme ve gelişimini izlerler.

Retina: Retina, göz kürenizin arkasında yer alan hücre tabakasıdır. Bu katman göz kürenize gelen ışığı algılar ve beyninize sinyaller gönderir.

Retinanın önemli kısımları arasında ışığı beyin için elektrik sinyallerine dönüştüren çubuklar ve koniler ile ayrıntıları net bir şekilde görmenizi sağlayan makula bulunur.

Romatizma: Bağ dokularının, özellikle de kasların, eklemlerin ve ilgili yapıların iltihaplanmasıyla ortaya çıkan çeşitli rahatsızlıklardan herhangi biri. En sık görülen semptomlar ağrı ve sertliktir.

Riboflavin: Normal mukozanın korunmasına katkıda bulunur.
Normal kırmızı kan hücrelerinin korunmasına katkıda bulunur.
Normal cildin korunmasına katkıda bulunur.
Normal görme yetisinin korunmasına katkıda bulunur.

Şeker Metabolizması: Şeker metabolizması, vücudun şeker veya glukozu nasıl işlediği ve kullanıldığına dair bir terimdir. Şeker metabolizması, diyabet gibi hastalıklarda önemli bir rol oynar.

Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS): SARS, özellikle solunum yolu semptomlarına yol açan bir tür virüsün neden olduğu bulaşıcı bir hastalıktır.SARS, 2003 yılında hızla dünyaya yayılan potansiyel olarak ölümcül bir hastalıktır. Grip benzeri semptomlara neden olan viral bir enfeksiyondur.

Selenyum: Normal saçın korunmasına, normal tırnakların korunmasına, bağışıklık sisteminin normal fonksiyonuna ve normal tiroit fonksiyonuna katkıda bulunur.

Sinir Sistemi: Sinir adı verilen lifler vücudunuzla beyniniz arasında önemli mesajları ileri geri taşır. Bu ağ (sinir sisteminiz) iki bölümden oluşur:

Beyniniz ve omuriliğiniz merkezi sinir sisteminizi oluşturur.
Vücudunuzun geri kalanındaki sinirler periferik sinir sisteminizi oluşturur.
Vücudunuzun yaptığı her şey bir şekilde sinir sisteminize bağlıdır.

Skleroz: Skleroz, genel olarak bir doku veya organın sertleşmesi veya kalınlaşması anlamına gelir. Tıpta farklı bağlamlarda kullanılabilir.

Trombosit: Trombositler, kanın pıhtılaşmasını sağlayan kan hücreleridir. Trombositler kanınızın pıhtılaşmaya yardımcı olan küçük bileşenleridir. Trombositler vücudunuzun kanamayı durdurmak için kullandığı doğal bandajdır. Trombositleriniz kanamayı durdurma işlevi görür. Bir yaralanma sırasında, trombositleriniz yaranın olduğu yerde bir araya gelerek bir tıkaç görevi görecek ve fazla kanın vücudunuzdan ayrılmasını önlemek için pıhtılaşma adı verilen bir süreçte kan damarlarını kapatacaktır.

Tiroid Bezi: Tiroid bezi, boynun alt kısmında bulunan ve vücut metabolizmasını düzenleyen önemli bir bezdir.
Tiroid bezi, boynun alt kısmında bulunan ve vücuttaki birçok önemli işlevi düzenleyen küçük bir bezdir. Bu bez, hormonlar üretir ve salgılar; bu hormonlar, vücudun metabolizma hızını, enerji düzeyini ve birçok organın işlevini kontrol etmede kritik bir rol oynar.

Tiroid bezi, özellikle triiyodotironin (T3) ve tiroksin (T4) adı verilen iki ana tiroid hormonu üretir. Bu hormonlar, vücudun enerji üretimini ve kullanımını düzenlerler. Ayrıca, tiroid uyarıcı hormon (TSH) tarafından kontrol edilirler. TSH, hipofiz bezinden salgılanır ve tiroid bezini uyararak T3 ve T4 üretimini artırır veya azaltır.

Tırnak: Tıpkı cilt gibi, tırnaklar da sağlığı yansıtan göstergelerden biri olabilir. Yıpranmış, kolay kırılan tırnaklar, sağlığınızla ilgili bir şeylerin yolunda gitmediğinin işareti sayılabilir.*,**

Uvula: Uvula, ağzın arka üst kısmında, yumuşak damakla bağlantılı olarak bulunan küçük, etli bir yapıdır. Halk arasında küçük dil olarak da bilinir. Bu yapı, vokal kordların arkasında yer alır. Uvula, konuşma ve yutma işlemleri sırasında önemli bir rol oynar. Ayrıca, vücudu potansiyel olarak zararlı madde ve mikroplardan korumaya yardımcı olan bağışıklık sisteminin bir parçası olarak kabul edilir. Uvulanın şişmesi veya tahriş olması durumunda horlama, hıçkırık veya yutma zorluğu gibi sorunlar ortaya çıkabilir. Uvulanın normalde pembemsi bir renkte olması beklenir, ancak bazı sağlık sorunlarına bağlı olarak rengi değişebilir veya şişebilir. Uvula ile ilgili herhangi bir anormalite veya sorun, bir sağlık profesyoneli tarafından değerlendirilmelidir.

Üre: Üre, vücutta üretilen ve böbrekler yoluyla idrarla atılan bir azotlu bileşiktir. Sadece memelilerin idrarında değil aynı zamanda kanında, safrasında, sütünde ve terinde de bulunur. Üre, amonyak gibi zararlı atık maddelerin daha az toksik bir formda vücuttan uzaklaştırılmasına yardımcı olur. Bu süreç, karaciğerde gerçekleşir.

Üveit: Üveit, gözün iç kısmını etkileyen bir iltihaplanma durumudur. Gözün üvea tabakasının iltihaplanması sonucu oluşur. İrit olarak da bilinen üveit, gözlerinizin birinde veya her ikisinde de iltihaplanma (ısı, kızarıklık, ağrı ve şişlik) olduğu anlamına gelir. Görme kaybına neden olabilir ancak tedavi edilebilir. Bir sorun fark ettiğiniz anda göz doktorunuza görünmeniz gerekir.

Ülser: Ülser, bir dokunun veya yüzeyin derin bir yarası veya çökmesi olarak tanımlanır. Mide ülseri gibi farklı tipleri vardır. Ülserler yavaş iyileşen veya tekrarlayan yaralardır. Pek çok biçimde olabilirler ve vücudunuzun hem içinde hem de dışında görünebilirler.

Vücudunuzun ciltte bulunan bacak ülseri gibi görebileceğiniz yerlerinde veya mide veya bağırsağınızın üst kısmındaki peptik ülser gibi göremediğiniz yerlerde bulunabilirler.

Ürik Asit: Ürik asit, vücutta üretilen ve idrar yoluyla atılan bir kimyasal bileşiktir. Yüksek seviyeleri gut hastalığına veya böbrek taşlarına yol açabilir.
Vücut birçok yiyecek ve içecekte bulunan kimyasallar olan pürinleri parçaladığında ürik asit üretir.

Ürik asit genellikle kanda çözünür, böbreklerden geçer ve idrar ile vücudu terk eder. Ancak bazen bu asidin çok fazlası vücudunuzda kalır.

Vücut Kitle İndeksi: Vücut Kitle İndeksi (VKİ), bir kişinin kilosunu, boyuna göre değerlendiren bir ölçüttür ve genellikle obezite veya kilo durumunun belirlenmesinde kullanılır. VKİ, bir kişinin kilosunun, boyunun karesine bölünmesiyle hesaplanır. Bu hesaplama metodu, kilonun boy ile uygun bir şekilde orantılı olduğunu kabul eder.

VKİ hesaplama formülü şu şekildedir:

VKİ = Kilo (kg) / (Boy (m) x Boy (m))

Vertigo: Vertigo, baş dönmesi olarak da bilinen, kişinin çevresinde dönüyormuş gibi hissettiği bir denge bozukluğudur. Vertigo genellikle iç kulak veya vestibüler sistemle ilgili problemler sonucu ortaya çıkar. İç kulaktaki denge organlarının anormal çalışması veya beyinle iletişimde sorunlar vertigo nedeni olabilir.

Vitiligo: Vitiligo, ciltte pigment kaybına neden olan bir cilt hastalığıdır. Bu hastalık, melanosit adı verilen pigment üreten hücrelerin ölmesi veya işlevini yitirmesi sonucu ciltte beyaz lekelerin oluşmasıyla karakterizedir. Vitiligo genellikle cildin açık renkli bölgelerinde daha belirgin olur ve bu lekeler zamanla büyüyebilir veya yeni lekeler oluşabilir.

Vitiligo’nun kesin nedeni bilinmemekle birlikte, otoimmün bir hastalık olarak kabul edilir. Bu, bağışıklık sisteminin melanositlere saldırmasından kaynaklanır. Ayrıca genetik faktörlerin de rol oynayabileceği düşünülmektedir.

Yüksek Tansiyon: Kan basıncının normalden daha yüksek olması durumudur.

Yüz Felci: Yüz felci, yüz kaslarının ani bir şekilde felç olması sonucu yüzün bir tarafının veya her iki tarafının da hareket edememesi durumudur. Bu durum, yüz sinirlerinden biri olan yüz sinirinin (fasiyal sinir) etkilenmesi veya felç olması sonucu meydana gelir. Yüz felci, aniden ortaya çıkabilir ve kişinin yüz ifadesini etkileyebilir.

Zatürre: Zatürre, akciğerlerden birinde veya her ikisinde birden oluşan ve genellikle bakteri ve virüsler olmak üzere çeşitli mikrop türlerinden kaynaklanan bir enfeksiyondur.*
Herkes bu akciğer enfeksiyonunu kapabilir. Ancak 2 yaşından küçük bebekler ve 65 yaş üstü kişiler daha yüksek risk altındadır.

Cart